SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar

iMAN BAHSİ

<< 222 >>

باب قوله "يقول الله لآدم أخرج بعث النار من كل ألف تسعمائة وتسعة وتسعين"

96- RESULULLAH (S.A.V.)'İN ''ALLAH ADEM'E CEHENNEM'E GİRECEK KAFİLEYİ HER BİN KİŞİ'DEN DOKUZYÜZ DOKSAN SOKUZ KİŞİ OLARAK ÇIKART BUYURACAKTIR'' BUYRUĞU BABI

 

379 - (222) حدثنا عثمان بن أبي شيبة العبسي. حدثنا جرير عن الأعمش، عن أبي صالح، عن أبي سعيد؛ قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "يقول الله عز وجل: يا آدم! فيقول: لبيك! وسعديك! والخير في يديك! قال يقول: أخرج بعث النار. قال: وما بعث النار؟ قال: من كل ألف تسعمائة وتسعة وتسعين. قال فذاك حين يشيب الصغير وتضع كل ذات حمل حملها وترى الناس سكارى وما هم بسكارى ولكن عذاب الله شديد" قال فاشتد ذلك عليهم. قالوا: يا رسول الله! أينا ذلك الرجل؟ فقال "أبشروا . فإن من يأجوج ومأجوج ألفا. ومنكم رجل" قال ثم قال "والذي نفسي بيده! إني لأطمع أن تكونوا ربع أهل الجنة" فحمدنا الله وكبرنا. ثم قال "والذي نفسي بيده! إني لأطمع أن تكونوا ثلث أهل الجنة" فحمدنا الله وكبرنا. ثم قال "والذي نفسي بيده! إني لأطمع أن تكونوا شطر أهل الجنة. إن مثلكم في الأمم كمثل الشعرة البيضاء في جلد الثور الأسود. أو كالرقمة في ذراع الحمار".

 

[:-531-:] Bize Osman b. Ebi Şeybe EI-Absi rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir, A'meş'ten, o da Ebu Salih'ten, o da Ebu Sa'id'den naklen rivayet etti. Ebu Sa'İd şöyle demiş: Resulullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki :

 

''Aziz ve Celil Allah: Ey Adem buyuracak. Adem: Lebbeyk ve sa'deyk (buyur, emrine hazırım), hayır yalnız senin elindedir, diyecek. Allah Teala: Cehennem kafilesini çıkart, diyecek. O: Cehennem kafilesi ne demektir diyecek. Allah: Her bin kişiden dokuz yüz doksandokuz kişidir buyuracak. İşte küçük çocuğun saçlannın ağaracağı, her gebenin taşıdığı yükünü bırakacağı, sarhoş olmadıkları halde insanları sarhoş göreceğin zaman o zamandır ama Allah'ın azabı pek çetindir."

 

(Ebu Said) dedi ki: Bu hal ashaba çok ağır geldi ve: Ey Allah'ın Resulü, o bir kişi hangimiz olabiliriz ki, dediler. Bunun üzerine Allah Resulü şöyle buyurdu: "Müjde size muhakkak Ye'cuc ile Me'cuc'ten bin kişi ve sizden bir kişi"

 

Sonra şöyle buyurdu: "Nefsim elinde olana yemin ederim ki, ben sizin cennetliklerin dörtte biri olacağınızdan ileri derecede ümitvarım" buyurdu.

 

Biz de Allah'a hamd ettik, tekbir getirdik. Sonra şöyle buyurdu: "Nefsim elinde olana yemin ederim ki, gerçekten ben sizin cennetliklerin üçte birini teşkil edeceğinizden oldukça ümitliyim."

 

Biz de Allah'a hamd ettik, tekbir getirdik. Sonra şöyle buyurdu: "Nefsim elinde olana yemin ederim ki, ben sizin cennetliklerin yarısı olacağınızı kuvvetle ümit ediyorum. Şüphesiz sizin ümmetler arasındaki misaliniz siyah öküzün derisindeki beyaz bir kıl, yahut eşeğin ön ayağındaki tüy bitmeyen daire şeklindeki ben gibisiniz. "

 

Diğer tahric: Buhari, 3348, 6530, 4741, 7483 -muhtasar olarak-; Tuhfetu'I-Eşrın, 4005

 

NEVEVİ ŞERHİ: "Lebbeyk ve sa'deyk, hayır yalnız senin elindedir." Senin elindedir, yamndadır, nezdindedir demektir. Muaz (radıyalhlhu anh)'ın rivayet ettiği hadiste lebbeyk ve sa'deyk'in açıklaması geçmiş bulunmaktadır .

 

Şanı yüce Allah'ın Adem'e (aleyhisselfun) söyleyeceği: "Cehennem kafilesini çıkart"daki kafile {el-ba's} burada oraya yönlendirilip, gönderilecek kimseler demektir. Bu da cehennemlikleri diğerlerinden ayır demektir.

"İşte küçük çocuğun saçlannın ağaracağı ... vakit budur ... fakat Allah'ın azabı pek çetindir." Buyrukta anlam itibariyle yüce Allah'ın: "Şüphesiz kıyametin sarsıntısı pek büyük bir şeydir. Onu göreceğiniz gün bütün emzikliler emzirdiklerini unuturlar. Her hamile yükünü bırakır." (Hac, 22/1-2) buyruğuna ve: "Çocukların saçlannı ağarlacak bir günden kendinizi nasıl koruyacaksınız" (Müzzemmil, 73/17) buyruğuna uygun ibareler kullanılmıştır.

İlim adamlan, her hamilenin yükünü bırakacağı ve sözü edilen diğer hususlann ne zaman gerçekleşeceği hususunda farklı kanaatlere sahiptirler. Bunun dünyadan çıkmadan önce kıyamet sarsıntısı sırasında olacağı söylendiği gibi, kıyamette olacağı da söylenmiştir.

Birinci görüşe göre buyruk zahirinden anlaşılan anlama göre anlaşılmıştır, ikinci açıklamaya göre mecazi anlamıyla açıklanmıştır. Çünkü kıyamet esnasında ne gebelik, ne doğum sözkonusudur. Bu yoruma göre ifadelerin takdiri de şöyle olur: O gündeki dehşetli ve zorlu haller öyle bir dereceye ulaşacak ki, orada hamilelerin varlığı tasavvur olunsa şüphesiz yüklerini bırakırlar. Nitekim Araplar: Çocuklann saçlannın ağaracağı bir musibet ile karşılaştık derken, kastettikleri o günün çok çetin ve şiddetli olduğudur. Allah en iyi bilendir. (3/97)

"Şüphesiz Ye'cüc ile Me'cüc'ten bin kişi, sizden bir kişi" Asıllarda da ve rivayetlerde de bu şekilde bin ve bir kişi anlamındaki lafızların her ikisi de ref ile gelmiştir, bu doğrudur. Burada şan zamirinin varlığı takdir edilir, zam ir olan he hazfedilmiş olur. Bu da eaiz ve bilinen bir husustur.

 

Ye'cue ile Me' eue kıraat imamlarının çoğunluğu ve dilbilginlerinin çoğunluğuna göre hemzeli değildir. Ancak Asım her ikisini de hemzeli okumuştur. Bu lafızların asılları ateşin edei'nden türemiştir. O da ateşin çıkardığı ses ve kıvılcımları demektir. Çoklukları ve çetin güçlerinden ötürü ayrıca birbirlerine girip karışmaları dolayısıyla ona benzetilmiştir. Vehb b. Münebbih ile Mukatil b. Süleyman:Onlar Nuh oğlu Yafes'in soyundandırlar demişlerdir. Dahhak ise: Onlar Türklerin bir kuşağıdırlar. Ka'b ise onlar Adem'in Hawa'dan başkasından onun (iradesi dışında) nutfesinden olmuşlardır. Bu da şöyle olmuştur: Adem ihtilam olmuş ve nutfesi toprağa karışmış, yüee Allah da ondan Ye'eue ile Me'cue'u halk etmiştir demiştir. Allah en iyi bilendir.

"Eşeğin ön ayağındaki tüysüz daire şeklindeki ben gibi" "Rakme" kelimesi hakında dilbilginleri eşe ği n iki rakmesi (beni) onun bacaklarının üst taraflarındaki izdir dedikleri gibi, ön ayaklarındaki daire şeklindeki kısım olduğu da söylenmiştir, bineğin ön ayaklarının iç kısmındaki bir çıkıntı olduğu da söylenmiştir. (3/98) Allah doğruyu en iyi bilendir.

 

 

380 - (222) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا وكيع. ح وحدثنا أبو كريب. حدثنا أبو معاوية. كلاهما عن الأعمش، بهذا الإسناد. غير أنهما قالا: ما أنتم يومئذ في الناس إلا كالشعرة البيضاء في الثور الأسود أو كالشعرة السوداء في الثور الأبيض" ولم يذكرا: أو كالرقمة في ذراع الحمار.

 

[:-532-:] Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe tahdis etti. Bize Veki" tahdis etti. (H) Bize Ebu Kureyb de tahdis etti. Bize Ebu Muaviye tahdis etti. Her ikisi A'meş'ten bu isnad ile hadisi rivayet ettiler. Aneak ikisi de şöyle dedi:

"Sizler o gün insanlar arasında ancak siyah öküzdeki beyaz bir kıl gibi yahut beyaz bir öküzdeki siyah bir kıl gibisiniz" dediler ve "yahut eşeğin ön ayağındaki tüysüz daire şeklindeki ben gibisiniz" ibaresini zikretmediler.

 

Diğer tahric: Buhari, 3348, 6530, 4741, 7483 -muhtasar olarak-; Tuhfetu'I-Eşrın, 4005

 

DAVUDOĞLU AÇIKLAMA: Bu hadisi Buhari «Kitabu'r-Rikak» ile Ye'cüc Me'cüc kıssasında tahriç etmiştir. Kıyamet gününde Allah Teâlâ Hz. Âdem'e; «Cehennem  heyetini çıkar.» diyecek sözünden murad; cehenneme gidecek olanları başkalarından ayırmasını emredecek demektir. Bu işin Adem (A.S.)'a havale buyurulması ya bütün insanların babası olduğu için yahut da onları bildiğinden dir. Âdem  (A.S.) Allah Tealanın nidasına kemâl-i nezaket ve edeple cevap verecek ve : «Lebbeyk ve Sa'deyk. (Yâni) : Senin emrine bir değil, iki defa icabet etmeye ve onu tekrar tekrar yerine getirmeğe hazırım;  bütün  hayır senin yed-i kudretindedir.» diyecektir. Bütün hayır ve şer Allah'ın yed-i kudretinde olduğu halde şerri ona nisbet etmeyerek yalnız hayırı zikretmesi de kemâl-i edep iktizasıdir.. Çünkü şerrin haliki de Allah-ü Zülcelâl isede; Allah şerre razı değil; Fakat hayıra razıdır. Bazıları; Allah'a nispetle hayır ve şer müsavidir. Zira Allah'ın her fiîli güzeldir. Fiillerin bazısının güzel bazısının çirkin ve yasak olması kullara nispetledir demişlerdir. Hadisin buradaki rivayetinde ehl-i cehennemin her bin kişide dokuz yüz doksan dokuz nispetinde olduğu beyan edilmiştir. Başka bir rivayette bu nispetin yüzde doksan dokuz olduğu zikredilmiştir. Bu iki adedin arasındaki fark pek büyük isede maksat adedlerin kendileri değildir. Bu adetler yukarıda da beyan ettiğimiz vecihle çokluktan kinayedirler. Çünkü bir şey'i adetle tahsis etmenin ziyadesini nefiy mânasına gelmiyeceği usul-u Fıkıhta tekarrur etmiş bir kaidedir. Binaenaleyh gerek binde dokuz yüz doksan dokuz gerekse yüzde doksandokuz nispetlerinin ifade ettikleri mâna aynı şey olup cehenneme girecek olan kâfir sayısının çokluğundan mu'min adedinin azlığından ibarettir.

 

«Cehennem heyeti ne kadardır?» cümlesi mukadder bir cümle üzerine atf olunmuştur. Takdiri şöyledir : «Emrin baş üstüne Yarabbi! Ama bunların adedi ne kadardır?»

 

Resulullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «İşte çocuğun ihtiyarladığı, hamilenin çocuğunu düşürdüğü zaman o zamandır.» sözüyle: «Şüphesiz ki, kıyametin zelzelesi pek büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün her emzikli anne emzirdiği çocuğundan vaz geçecek...»

 

Âyet-i kerimesine işaret buyurmuştur. Ulemâ gerek hadis-i şerifte gerekse âyet-i kerimede zikredilen çocuk düşürme çocuğundan geçme gibi hallerinin ne zaman zuhur edeceği hususunda muhtelif kaviller ileriye sürmüşlerdir. Bazılarına göre; bu hal henüz dünyada iken kıyamet için yer sarsıldığı zaman olacaktır. Çünkü kıyamette çocuk düşürmek sarhoş olmak gibi haller yoktur. Bu kavle göre; âyet'ten murad zahiri manasıdır. Diğer bazılarına göre ise, aynı haller kıyamet­te vuku bulacaktır.

 

Âyetteki çocuk düşürmek: «Kıyametin şiddet ve hevilnâk manzarası insanları o derece korkutacak ki; orada hamile kadınlar bulunduğu tasavvur edilse mutlak korkudan çocuklarını düşürürler.» Nitekim araplar başlarına gelen korkunç bir musibeti ifade için: «Başımıza öyle bir belâ geldi ki çocuğu ihtiyarlatır» derler.

 

Kirmani: «Hadisten murad oradaki korkunç manzarayı temsildir.» diyor.

 

Ashab-ı kiramın kendilerine verilen haberi pek ağır ve şiddetli bularak: «Ya Resulullâh! Acaba kurtulacak olan bu zat hangimiz olacak» diye sormaları bindebir nispetinde az olan kurtulanların her ümmete şamil olduğunu ve her ümmetten yalnız bir kişi kurtulacağını zannetmelerindendir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Müjde sîze...» buyurarak maksadının bu olmadığını beyanla cennetliklerin cehennemliklere nispetle az olduğunu anlatmak İstediğini söylemiştir.

 

Ye'cüc ve Me'cüc: Kıyametin büyük alâmetlerinden olmak üzere kıyamete yakın yer yüzüne dağılarak pek büyük fitne ve fesatlar çıkaracak müthiş zulümler ika edecek iki fırkadır. Vehb'ibn Münebbih ile Mukatil b. Süleyman'ın beyalarına göre; bunlar Nuh (A.S.)'ın Yasef ismindeki oğlunun zürriyetidir. Kâ'ba göre ise; Âdem (A.S.)'ın toprağa karışan nutfesinden halk edilmişlerdir. Bu hususta daha başka kavillerde vardır. Tafsilât kelâm kitaplarındadır.

 

Rakme: Merkebin ön bacaklarının iç taraflarında tırnaklara yakın daire şeklinde görülen berelerdir.  Allah bilendir.